Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

Hayat tahakkümden ibaret mesajını veren bir roman: Tahakküm

Üç hikâye ve bir deneme kitabı ardından okurlarının karşısına bu kez bir roman ile çıkan Funda Özsoy Erdoğan,  Tahakküm ile uzun soluklu bir ömrün mücadeleyle süren kesitlerini paylaşıyor okurlarıyla. Ötüken Yayınları arasından çıkan Tahakküm, birden çok yaşamın bir bedende toplandığı, farklı roller, farklı zamanlar üzerinden yaşanan bir mücadelenin ruhsal çözümlemelerle kendine yer bulmaya çalıştığı derin bir kaygıyı anlatıyor.

“İnsan aynaya baktığında Tanrı’yı görür”

Roman bu cümle ile başlıyor ve sık sık tekrarlanıyor yeri geldikçe bu ifade;  “İnsan aynaya baktığında Tanrı’yı görür.” Roman kahramanlarından biri olan Serhat Hoca’nın tekrarladığı bu cümle, aslında romanın vermek istediği mesajı da tam anlamıyla karşılıyor. Hayat tahakkümden ibaret.

Meselesi olan bir yazar Funda Özsoy Erdoğan. Düz bir anlatımla mesaj verme kaygısı yok bu meselede. Fakat anlatmak istediği ve bir rahatsızlığı dile getiren duruşunu olaylar ve kişiler üzerinden veriyor.

Anneler, kızlar, babalar, eşler, çocuklar derken büyük bir ailenin içerisinde yaşayan tahakküme şahit oluyoruz. Kadınlar ön planda romanda.  Mutlu, mutsuz, huzurlu, içinde fırtınalar kopan kadınlar var. Bir annenin etrafında kızlarının yaşadığı yaşam mücadelesi ve paylaşılamayan güç dengeleri.

Söz dönüp dolaşıp aynı yere geliyor; kendini her şeyin üstünde görmek isteyen, hep kendini işaret eden bir yaşam mücadelesi…

Sadece yaşanan zamanda değil bu mücadele. Geri dönüşlerle çocukluk yıllarında iki kardeş arasında, anne ile baba ve eşler arasında gidiş gelişler yaşayan bir tahakküm. Bu, ne yazık ki bir ömür bitmiyor. Yazar da aslında bunu bize hissettirmek için geri dönüşlerle yaşanan zamanı harmanlayarak mücadelenin hiç bitmediğini anlatmak istiyor. Çünkü dünya “güç” üzerine kurulu.

Çokça hüzün taşıyor hayat

Funda Özsoy Erdoğan’ın yazdıklarına oldukça aşinayım. Anlatımındaki kurgusal yoğunluk yazdıklarının da ilk görüşte zor metinler olarak algılanmasına sebep olabiliyor. Olay ile durum arasındaki çizgideki hassas noktaya dikkat ediyor Erdoğan. Kurgusal metnin tüm özelliklerini yazdıklarına yansıtıyor ama gerçek hayatla irtibatını da koparmıyor.

“Öyle tanınan bir yazar değilim zaten cancağızım, kitaplarımın-hepi topu dört tane- ikinci baskısı dahi zar zor” (s.47)

Erdoğan, üç öykü kitabında da şiirin ruhunu sık sık yoklamıştı. Tahakküm’de de şiir hüznün bir tarifi olarak yolumuza çıkıyor.

Aşkı dillendirirken Bedri Rahmi’den dizeler düşüyor bahtımıza; “yar yar / çekirdeğinde diken / gözümün bebeğinde sitem var”. (s.30)

Gidenlerin ardından el sallarken Yahya Kemal eşlik ediyor bize; “Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler…” (s.49)

Ve anıların hüznü düşünce insanın içine bir ah gibi dökülür bir dize dudaklardan; “ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.” (s.163)

Elbette bunlarla sınırlı değil Tahakküm’deki şiirler. Hüznün ve acıların tercümanı olan daha birçok şiir var.

Bütün hüzünleri derleyip toparlayan dize de yer alıyor kitapta. Sanki bütün kahramanların alın yazısı gibi; “hüzün ki en çok yakışandı hani bize”. (s.24)

Bütün olup biteni gerçekçi bir üslupla veriyor Erdoğan. Hissediyoruz yaşanılanları. Bir bayram sabahı evde kopan fırtınanın sonunda yaşananlar öyle içten ifadelerle veriliyor ki bir bayram sevinci uçup gidiyor sayfalar arasından.

Nalan’ın yaşadıkları ile ülke gerçekleri karşılaştırılınca örtüşen yönler çok fazla. Hayat da bir kurgudan ibaret dersek bir kahramanın aramızda yaşıyor olmasına da pek şaşırmamak gerek. Çünkü arada kalan, ikileme düşen ve her şeyi bir hüzün çerçevesinde yaşayan bireyler çıkıyor karşımıza. Hem de öğrenilmiş çaresizlik eşliğinde.

Zor bir roman Tahakküm. Bir aynanın karşısında yaşanan güç dengelerinin arasında olup bitene şahit olmak da sorumlu tutuyor insanı. Yazar okuyucuyu da bir çetrefilli yaşama ortak ediyor.

Beğenerek okudum Tahakküm’ü. Bir öykücüden roman okumak benim için büyük bir keyif oldu. Artık gönül rahatlığı ile Funda Ersoy Erdoğan’dan yeni romanlar bekleyebiliriz. Yazarın ve kitabının yolu açık olsun.  

Mustafa Uçurum

Dünya Bizim, 01.02.2020



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat