Gene hasret. Gözyaşları sel. Özlem cümleleri ağıt oldu.Çaresizlik üşüttü beni. Bebek, zor yumdu ağlamaktan şişmiş deniz gözlerini. Uykuya dalamadı, sitemle, hatıralarıyla bölündü uykusu. Bir başka özlemdi bu geceki. Daha bir yaktı içimi. Senelerdir yanan ateşi bir başka körükledi bu gece, yetimimin dedikleri. Yanık yanık okunan sabah ezanı bir an düşüncelerimden sıyırdı beni: “Essalâtu hayrun minen nevm”diyordu. Namaz uykudan hayırlıdır. Manevi bir teselli sardı içimi. ‘Yaradan Mevlâ'm elbet bizi kayırır.' dedim. Ellerimi semaya açtım. Dua ettim: ‘Bizi bu dertten kurtar Yarabbi!' diye.
- Açıklama
Gene hasret. Gözyaşları sel. Özlem cümleleri ağıt oldu.Çaresizlik üşüttü beni. Bebek, zor yumdu ağlamaktan şişmiş deniz gözlerini. Uykuya dalamadı, sitemle, hatıralarıyla bölündü uykusu. Bir başka özlemdi bu geceki. Daha bir yaktı içimi. Senelerdir yanan ateşi bir başka körükledi bu gece, yetimimin dedikleri. Yanık yanık okunan sabah ezanı bir an düşüncelerimden sıyırdı beni: “Essalâtu hayrun minen nevm”diyordu. Namaz uykudan hayırlıdır. Manevi bir teselli sardı içimi. ‘Yaradan Mevlâ'm elbet bizi kayırır.' dedim. Ellerimi semaya açtım. Dua ettim: ‘Bizi bu dertten kurtar Yarabbi!' diye.
Stok Kodu:9789754379471Boyut:12x19,5Sayfa Sayısı:180Baskı:2Basım Tarihi:Mart 2021Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:55 gr. Enso CreamyDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yaz. -0/5Bazı kitaplar vardır; onların neyi, nasıl anlattığı ile değil de ne anlattı ile ilgilenirsiniz. Biçim, muhtevanın yanında önemini yitirir. Öyle bir havası vardır işte bazı kitapların; büyü gibi, “Sevginin Büyüsü” gibi. Zeynep Özkişi, Türk Edebiyatı’nda önemli bir yere sahip olan yazar Bahattin Özkişi’nin kızı. Bir yazar çocuğu olarak, hem de önemli bir yazarın çocuğu olarak, üzerinde bunca ağırlığı bir babanın, ona layık olmanın sorumluluğu ile edebiyat dünyasında bir yer edinmeye çalışmak zor olmalı. Baba ile kıyaslanmak ya da babanın bıraktığı yerden devam edebilecek gücü, beraberinde getirmiş olmak. Kim bilir, belki de bu yüzden gün ışığına çıkmak için bunca zaman bekledi “Sevginin Büyüsü” ndeki 38 hikâye. Amatör bir ruhu var bu hikâyelerin. Bazı ruhlara o amatörlük yakışır. Modern hikâyenin şekil ve teknik endişelerine hiç takılmadan, yüreğindeki yaranın kabuklarını koparıp koparıp başka yürekleri de kanatabilen gücünü hissedersiniz yüksek enerjisinde. Çocukluktan beslenmiş hikâyelerde babasız bir çocuğu görürsünüz. O sayfalara sinmiş bir baba özlemi. Annenin ne kadar uğraşsa da doldurmadığı o boşluk, çocuğun baba özlemini yüreğine gömerek, onu yıllar içinde kahkahalarla susturmaya çalışması. Hemen hatırlatalım; yazarın, yazar babasını kaybettiğinde dört yaşında olduğunu. Hikâyelerin iç sesindeki o samimiyet, sıcaklık, bu hikâyelerdeki yaşanmışlığı da hissettiriyor ister istemez: “Harçlık”, “Bir Salkım Üzüm”, “Baba” , “Hayalet” hikâyeleri ve birkaç hikâye daha. Bazı hikâyelerdeyse, evlilik kurumunun kutsallığına sonuna kadar bağlı kalıp da erkeğin vefasızlığı ile sarsılan, evlilikte fedakârlığı düstur edinmiş kadınların hayal kırıklıkları var. Bunlar toplumumuzda sıklıkla rastlanan, sıradan olaylar gibi gördüğümüz olaylar olsa da, hikâyeye döküldüğünde sarsıcı olabiliyor. “Zehra” hikâyesi, kitaptaki böyle hikâyelerin en inceltilmişi. Ama bir yandan da yazar, hayatın bir mucize olduğunu hatırlatıyor okurlara. Acılara rağmen var olan güzellikler; komşuluk, akrabalık ilişkilerindeki içtenlik, bu içtenliğin büyüttüğü sevgiler, sevginin büyüsü ile kabuk bağlayan yaralar… Sevginin büyüttüğü ve okuru da saran o hikâyelerden taşan güzel ve güçlü enerji, her şeye rağmen gülümsemek gerektiğini, çünkü her şeyin üzerindeki o büyük gücün mutlaka bizi düşündüğünden, bizden vazgeçmediğinden emin olmanın huzurlu rahatlığı sarıyor okuru da. Zeynep Özkişi’nin Ötüken Neşriyat’tan çıkan “Sevginin Büyüsü” ndeki hikâyelerini severek okudum. Öyle samimi bir sıcaklık, içtenlik var ki kitabın bütününde; kahramanların attığı kahkahaların neşeli çınlamalarını; ağlarkenki hıçkırıklarını; hikâyeden ziyade denemeye yakın bazı hikâyelerdeki o iç dökmelerde, yazarın mırıltılarını duyar gibi oldum kitabı okuduğum süre boyunca. Onca sıkıntıya, hastalığa, ölüme rağmen hayatın o enerjisinin satır aralarından sızdığını hissettiğiniz kitapta, daha önce Memduh Şevket Esendal’ın hikâyelerinde rastlamış olduğum, yaşadığımız her an’ın huzura emanet edildiği samimi teslimiyeti görmek mutlu etti beni. İşte sevginin büyüsü, işte kitabın büyüsü… Funda Özsoy Erdoğan, Sanatalemi.net / 11.02.2014
- Bu kitabı alanlar bunları aldı
- İlgili Kitaplar