Manyas Don Kazakları:
Onlar, Rüzgârın Oğulları,
Onlar, Anadolu topraklarının üç yüz yıllık hikâyesi,
Onlar, puslu göllerin efendisidir…
Ruslan, 1954 Şubat’ında Kars’tan Doğu Ekspresi’yle Haydarpaşa’ya geldiğinde İstanbul zemheri kışını yaşamaktadır. Tuna’dan kopup gelen buz kütleleri Boğaz’ın her tarafını kaplamış, vapurlar çalışmamaktadır. Bandırma’ya gitmek için Tirhan vapurunu bekleyen Ruslan, geceyi Karaköy’de Paris Palas Oteli’nde geçirir. Vapurun ayaz güvertesinde altınlarının çalındığını fark ettiğinde artık beş parasızdır. Hristiyan Don Kazaklarının yaşadığı Kocagöl’de bir değirmencinin yanına sığınır. Ruslan, burada çalışırken kalbini Katya çalar. 1960’lar Rusya ile Amerika arasındaki soğuk savaş yıllarıdır. Bu durum Don Kazaklarını da etkiler. Kocagöl’e kadar gelen ajanlar onları ülkelerine götürmek için çalışırlar. Bir gece kamyonlarla Karaköy Rıhtımı’na götürülen Kazaklar, Gürcistan vapuruyla bilinmeyen diyarlara doğru sürüklenirler. Onlar, Anadolu’nun renkleri, adetleri, türküleriydi.Onlar giderken evin taşını, gölün suyunu götürdüler. “Bütün Kocagöl gitti, biz kaldık,” dedi Katya. “Ben Türk’üm. Rüyalarımı bile Türkçe görüyorum,” dedi Ruslan. Bir tek o gitmedi, Son Kazak Ruslan. Çünkü o, Atatürk’ün çağdaş ülkesini bırakıp da gidemezdi.
Kazaklar, Kocagöl’ü iyi bilir…
Ve göl insanı sakalına ak düşmeden ölür.
- Açıklama
Manyas Don Kazakları:
Onlar, Rüzgârın Oğulları,
Onlar, Anadolu topraklarının üç yüz yıllık hikâyesi,
Onlar, puslu göllerin efendisidir…
Ruslan, 1954 Şubat’ında Kars’tan Doğu Ekspresi’yle Haydarpaşa’ya geldiğinde İstanbul zemheri kışını yaşamaktadır. Tuna’dan kopup gelen buz kütleleri Boğaz’ın her tarafını kaplamış, vapurlar çalışmamaktadır. Bandırma’ya gitmek için Tirhan vapurunu bekleyen Ruslan, geceyi Karaköy’de Paris Palas Oteli’nde geçirir. Vapurun ayaz güvertesinde altınlarının çalındığını fark ettiğinde artık beş parasızdır. Hristiyan Don Kazaklarının yaşadığı Kocagöl’de bir değirmencinin yanına sığınır. Ruslan, burada çalışırken kalbini Katya çalar. 1960’lar Rusya ile Amerika arasındaki soğuk savaş yıllarıdır. Bu durum Don Kazaklarını da etkiler. Kocagöl’e kadar gelen ajanlar onları ülkelerine götürmek için çalışırlar. Bir gece kamyonlarla Karaköy Rıhtımı’na götürülen Kazaklar, Gürcistan vapuruyla bilinmeyen diyarlara doğru sürüklenirler. Onlar, Anadolu’nun renkleri, adetleri, türküleriydi.Onlar giderken evin taşını, gölün suyunu götürdüler. “Bütün Kocagöl gitti, biz kaldık,” dedi Katya. “Ben Türk’üm. Rüyalarımı bile Türkçe görüyorum,” dedi Ruslan. Bir tek o gitmedi, Son Kazak Ruslan. Çünkü o, Atatürk’ün çağdaş ülkesini bırakıp da gidemezdi.
Kazaklar, Kocagöl’ü iyi bilir…
Ve göl insanı sakalına ak düşmeden ölür.
Stok Kodu:9786254085406Boyut:13,5 cm x 21 cmSayfa Sayısı:408Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Kasım 2023Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:55 Gr. HolmenDili:Türkçe
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Bu kitabı alanlar bunları aldı
- İlgili Kitaplar