Şükrü Karaca'yı bilir misiniz?
Vadi Yayınları’nın en hareketli yıllarında çıkmıştı Dünyayı Dolduran Kiraz. O dönemde çıkan Gökhan Özcan’ın Hiçbişey’i, Nihat Genç’in One Man Show’u, Halime Toros’un Sahurla Gelen Erkekler’i, Cemal Çalık’ın Aşk Üzerine Değildir’i Vadi Yayınları için de edebiyat dünyamız için de ayrıcalıklı bir yere sahipti.
Dünyayı Dolduran Kiraz hem anlatım tekniği olarak hem de içerik olarak öne çıkan romanlar arasındaydı. Bir çocuğun gözünden köy yaşantısını, dağların arkasında kalan şehirleri, ölümün soğuk yüzünü, okulun, öğretmenin ne demek olduğunu başarılı bir şekilde anlatan roman Şükrü Karaca’nın ilk romanıydı ve özellikle roman severler arasında yazarın yazacağı diğer romanlar için iyi bir intiba bırakmıştı.
Otantikten Kurguya
Roman otantik öğeleri barındırmasının yanında yazarın hayal gücünün yansıması olan kurgularla da ilgiyle okunan bir eser olmuştu. Gelenek göreneklerden yola çıkarak birçok geçmiş zaman hikâyeleri, söylentileri de romanda önemli yer tutmakta.
“… Kurbağa hem çocuğa, hem cinlere bakıyor. Kurbağadan daha çok korkuyor çocuk. Ve işte, kurbağa çocuğu yedi. Üstüyle başıyla sildi süpürdü.”
Ânestü Nâra
Şükrü Karaca’nın Ötüken Yayınları (1993) arasında çıkan şiir kitabı Ânestü Nâra, elden düşmeyen şiir kitapları arasındadır. Kitap Münâcâtla başlıyor, Na’tla devam ediyor. İki şiir de türlerine yakışan bir coşkuyla ve samimiyetle kaleme alınmış.
“Ne yana geçsem öbür yanda yanar ateşin
Zamanı ve gücümü soğurur azgın bir ırmak
Bütün kaybettiklerim sensin ve bilmediklerim
Gittim mi dikine giderim bu yüzden
Düştüm mü baş üstü düşerim.” ( Münâcât)
“Çöl bir gül ocağıydı, gül demindeydi gece
Açmıştı tek gülünü güllerin sultanı Âmine.” ( Na’t)
Kitabın Kerbela Günlükleri bölümü kısa soluklu bir mesnevi havasında. Şiirlere genel olarak bakıldığında Şükrü Karaca’nın Divan ve Halk edebiyatına yatkın olduğu görülüyor.
İki kitap, iki ödül ve kaybolan Şükrü Karaca
Şükrü Karaca, yazdığı romanı ( 1989) ve şiir kitabıyla (1993) Yazarlar Birliği ödülüne almış bir edebiyat adamıdır. Daha sonraki yıllar Şükrü Karaca’nın adı edebiyat dünyasında hiç duyulmaz. Yıllar sonra siyaset dünyasında karşımıza çıkan Karaca; en önemli noktalarda aldığı görevlerle siyasetçi yönünü ortaya koyar. Onun hakkında artık edebiyat dünyası değil siyaset dünyası konuşmaya başlar.
Görünen o ki, siyaset dünyası iki başarılı ürün vermiş bir edebiyat adamını anılar defterine göndermiş bulunuyor. Oysa ki bizler ondan daha nice Anestü Nârâ’lar okumak isterdik. Fakat olmadı. Siyasetin edebiyatçıya yansıyan yan etkilerinden biri de bu olsa gerek.